Gelibolu Selahattin Kemerli Konserveleri
En büyük yarışın insanın kendisiyle yaptığı yarış olduğuna inananlardanım. İdeallerimiz uğruna verdiğimiz emek tıpkı evlada verilen emek gibidir. O emek ne denli yoğunsa sevgi de o kadar büyük olur. Bu felsefeyle yola çıktığınızda ister istemez bir yarışın içinde buluyorsunuz kendinizi.
Bana büyümede, yola devam etmede dayanışmanın önemini gösterdiler. Ben de dededen kalma sardalye imalathanemizi yaşatma mücadelemizi, fabrikanın kuruluşundan başlayarak anlatmak istiyorum:
Gelibolu, Türkiye hatta dünya tarihinin yazıldığı yerlerden biri. Tarihi önemi büyük. Her yıl binlerce insan bu topraklara ziyarete gelir. Doğası, havası da çok güzeldir ama dünyanın en güzel sardalyesinin Çanakkale Boğazında çıktığı söylenir. Ve “Kızlı Marka” sardalye konservesi neredeyse efsane olmuştur. Tuzlu balığı, ançüezi kadar çirozu, lakerdası da meşhurdur.
1970’li yıllara kadar Gelibolu’da 7-8 tane konserve fabrikası varmış. Ama zamanla hepsi art arda kapanmaya başlamış. Bugün benim sürdürmeye çalıştığım aile yadigârı Selahattin Konservesi kalan üç fabrikadan biri.
Bizim fabrikamız 1950 yılında babam Selahattin Kemerli tarafından kurulmuş. Dedem, dedemin tüm kardeşleri de bu işi yapardı. Fabrika 1970’lere kadar altın çağını yaşamış, sabahlara kadar yüzlerce işçi balık basarmış. 1973 yılında babam ürettiği malları satmaya götürürken geçirdiği bir trafik kazasında hayatını kaybetmiştir.
Ve en büyüğü 17 yaşında üç küçük kızla kalan annem Halim’e Kemerli kadının adının iş yaşamında olmadığı bir dönemde fabrikanın başına geçmiş. Yirmi yıl boyunca da tüm güçlüklere göğüs gererek yüzlerce işçiye istihdam sağlamış. Mücadelesinden hiç ödün vermeden de tüm Gelibolululara da gün gelip sabahlara kadar çalışılan böyle bir işte kadın varlığını kabul ettirmiş.
1995 yılında annemin vefatıyla işin başına geçtiğimde bu fabrikanın bizim için sadece para kazanılan bir iş olmadığını, her zaman hayatımın bir parçası olduğunu, zaten çocukluğumdan beri bu işin içinde olduğumu fark ettim.
Beni bu işe böylesine bağlayan ailenin kutsal emaneti oluşu mu, yoksa kültürel bir miras olan tuzlu balığın yok olacağı korkusu mu bilmiyorum?
Her şeye rağmen bu gün Selahattin Konserveleri her gün kapılarını açıp tüm çalışanlarıyla birlikte geleneksel tatları tuzlu balıklarını, ançüezlerini, kızlı sardalyesini üretiyor. İstanbul’dan İzmir’e, Antalya’dan Bodrum’a Türkiye’nin dört bir yanına dağıtım yapılıyor. Dönem dönem askeri ihalelere katılıyor, alabalık, hamsi konserveleri üretip teslim ediyor.
“Balık İşletme Tesisimizde Kapasite Artırımı ve Ürün Çeşitlendirmesine Yönelik Yeni Üretim Teknolojilerinin Uygulanması” Projesi T.C. Kalkınma Bakanlığı’nın genel koordinasyonunda T.C. Güney Marmara Kalkınma Ajansı tarafından finanse edilen TR22/13/TDSG1/0041 Referans numaralı Tarıma Dayalı Sanayinin Geliştirilmesi Mali Destek Programı kapsamında yürütülmektedir.